-
1 throw out
atmak, basindan atmak; hatasi yüzünden atmak, çikarmak; evden atmak; (yasa, öneri, vb.) kabul etmemek; dikkatsizce söylemek; ileri sürmek, sunmak; bozmak -
2 get rid of
başından savmak, kurtulmak, savuşturmak, başından atmak, temizlemek, öldürmek, yakasını sıyırmak, kovmak, savmak* * *kurtul -
3 discard
atmak, iskartaya çikarmak, basindan atmak -
4 brush off
başından atmak, savmak, dikkate almamak* * *fırça ile temizle -
5 weed out
basindan atmak, -den kurtulmak -
6 abschieben
ab|schiebenII vtdie Verantwortung \abschieben sorumluluğu üzerinden atmak2) ülkeden sürmek; ( ausweisen) sınır dışı etmek;jdn über die Grenze \abschieben birini sınır dışı etmek;unerwünschte Personen \abschieben istenmeyen kişileri sınır dışı etmek, istenmeyen kişileri ülkeden sürmek3) ( loswerden) başından atmak -
7 chuck out
disari atmak, sepetlemek, kovmak; firlatip atmak, kurtulmak, basindan atmak -
8 Hals
jdm um den \Hals fallen birinin boynuna sarılmak;sich jdm an den \Hals werfen ( fam) birinin başına ekşimek;aus vollem \Hals avazı çıktığı kadar;das Wort blieb ihm im \Hals(e) stecken sözü boğazında düğümlendi;er hat viel am \Hals ( fam) işi başından aşkın;bis zum \Hals in Schulden stecken boğazına [o gırtlağına] kadar borç içinde olmak;bleib mir mit deinen Problemen vom \Hals! ( fam) sorunlarınla başımı ağrıtma!;das hängt mir zum \Hals heraus ( fam) bundan bıktım, usandım artık;einen Frosch im \Hals haben ( fam) boğazı gıcıklanmak, gıcık tutmak;einen Kloß im \Hals haben ( fam) boğazına bir yumruk tıkanmak [o gelip oturmak];etw in den falschen \Hals bekommen ( fam) bir şeyi ters anlamak;sie kann den \Hals nicht vollkriegen ( fam) doymak bilmiyor2) (Flaschen\Hals) boğaz3) ( von Instrument) sap -
9 loswerden
los|werdenjdn \loswerden birini başından savmak;einen Gedanken nicht \loswerden, dass...... olduğu aklından çıkmamak -
10 throw off
çıkarmak, üstünden atmak, kurtulmak, başından atmak, çiziktirmek, atlatmak, ava başlamak* * *üstünden at* * *1) (to get rid of: She finally managed to throw off her cold; They were following us but we threw them off.) kurtulmak, atlatmak2) (to take off very quickly: He threw off his coat and sat down.) çabucak çıkarmak -
11 shake off
-den kurtulmak, kaçmak, basindan atmak, silkip atmak -
12 throw off
üstünden atmak, basindan atmak, kurtulmak -
13 избавляться
несов.; сов. - изба́витьсяkurtulmak; kendini kurtarmak; başından atmak / savmak; atlatmak ( отделываться); yakayı kurtarmak / sıyırmak; kendini sıyırmak; sıyrılmak (выворачиваться, сваливать с плеч)изба́виться от боле́зни — (yakaladığı) hastalıktan kurtulmak
избавля́ться от опа́сности — tehlikeyi atlatmak
он ника́к не мо́жет изба́виться от спле́тен — dedikodudan bir türlü yakasını kurtaramıyor
-
14 отделываться
несов.; сов. - отде́латься1) ( избавляться) kurtulmak, atlatmak, başından atmak / savmakот тебя́ не отде́лаешься! — senden kurtuluş yok!
2) atlatmakотде́латься небольши́ми сса́динами — kazayı ufak sıyrıklarla atlatmak
легко́ / дёшево отде́латься — ucuz kurtulmak
-
15 ditch
n. hendek, suyolu, ark, yağmur suyunun oluşturduğu kanal————————n. kuzey denizi, manş denizi————————v. hendek kazmak, suyolu açmak, hendekle çevirmek, hendeğe yuvarlamak; terketmek; sepetlemek; kurtulmak; dersi asmak, denize iniş yapmak* * *1. terket (v.) 2. hendek (n.)* * *[di ] 1. noun(a long narrow hollow dug in the ground especially one to drain water from a field, road etc: He climbed over the fence and fell into a ditch.) hendek2. verb(to get rid of: The stolen car had been ditched by the thieves several miles away.) başından atmak -
16 shunt
n. yol değiştirme, hat değiştirme, yan yol, paralel devre, şönt, tâli direnç————————v. yolunu değiştirmek, hat değiştirmek, yan yola geçmek, yerini değiştirmek, paralel bağlamak (elek.), yakasını sıyırmak, başından atmak* * *1. paralel 2. şant 3. yerini değiştir (v.) 4. paralel (adj.) -
17 entledigen
-
18 freimachen
freimachen <-ge-, h>1. v/t (beim Arzt) açmak;den Oberkörper freimachen belden yukarısını soyunmak; Brief usw pul yapıştırmak2. v/r: sich freimachen (von) -i başından atmak -
19 მოცილება
f.ayırmak, bölmek, başından atmak -
20 Leib
Leib <-(e) s, -er> [laıp] m( geh)1) ( Körper) beden, vücut;er schlotterte am ganzen \Leib bütün vücudu zangır zangır titriyordu;bei lebendigem \Leibe canlı canlı;etw am eigenen \Leibe erfahren bir şeyi bizzat yaşamak;jdm auf den \Leib rücken ( fam) birini sıkıştırmak;mit \Leib und Seele canla başla;diese Rolle ist ihr wie auf den \Leib geschrieben bu rol onun için biçilmiş kaftan;einer Aufgabe zu \Leibe rücken bir görevi üstlenmek2) ( Bauch) karın;nichts im \Leib haben karnı aç olmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
başından atmak — 1) yapılması güç bir işi yapmaktan kendini kurtarmak Madem bunları siz kendi başınızdan atmak istiyorsunuz, emanet olarak şu masaya bırakın. S. Birsel 2) sürdürülmesi gereksiz görülen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermek Hilmi Efendi yi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırtından atmak — başından savmak veya birinin, bir şeyin sorumluluğunu, yükünü üzerine almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçı kılmak (veya atmak) — gelinin başından çiçek, şeker, arpa, para vb. saçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
kol — is., anat. 1) İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm 2) Vücudunun bu bölümünü saran bölümü Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. O. C. Kaygılı 3) Makinelerde tutup çevirmeye,… … Çağatay Osmanlı Sözlük